Battaniye örerken izlenecek film ne yahu? :) bence sen film önerisinden daha çok şu andaki durum ve konumunu paylaşmak istemişsin:)

(bkz: papatyam)
www.dizihd.com

keyifli sorusunun cevabını modern family gayet güzel karşılayabilir bence (~20 dk. 1 bölümü).

yok ya çok samimi söyledim. kafamı çok veremicem yani, gözüm arada başka yerlerde olacak. çıtır çerez bir şeyler işte. yoksa "duyduk duymadık demeyin ben battaniye örüyoruuuum" derdim :)

@franz kafka, sağol da o diziyi sevmiyorum ben ya. annem izlerdi uyuz olurdum :/

cem yılmaz veya ata demirer sitcomları. tam böyle durumlarda gidiyor valla..

edit: sitcom değil onun adı yeaa nolduğunu da hatırlayamadım, kalsın öyle ibret-i alem için.. talkshow muydu neydi ki o :s

edit2: stand up. ovye. bulamasam çatlardım :) monolog yaptım kendi kendime afbuyurunuz :)

friends tarzı dediğiniz için how ı met your mother diyeceğim çok benzeşiyorlar ve çok güzel bir dizi

@traxes, tesekkur ama himym derken onu kastediyordum :)

mh ya da mf tam birisi u (mikro = 10^-6) olacak. pi sayısını da 3 almış cevabı hazırlayan. o zaman 200/3 Hz çıkıyor.

kondansatör mikro sanırım. genelde öyle oluyor, bobin mili henry, kondansatör de mikrofarad gibi gibi.

chromium+vlc. gerisi zaten ubuntuda.

Chromium
Restirected add-ons(Kısıtlı eklentiler, flash + java etc)

müzik için clementine. çok süper bi olay. bir de f.lux'ın ubuntu sürümü var onu da kullanalım. gözlerimize yazık.

Ha bir de winamp gibi pratik bir müzik çalar
Audacious

denedım calısıyor.

bide kapasitif ve bi cesidi daha var onların kapasitif olanları boyle.

benim sony dirseği algıladı bileği filan algılamıyor

bi de bilekte multi dokunuyor olaiblirsin, tacpedler genele multi tac algılamaz.

en.wikipedia.org

surda tipler var, yaygın olan resistive ilk version tauchscreen ler boyleydi. bi sure snra boulurdu.

yenı nesiller capasitive. onlar da vucut elektriginden faydalanıyor ıstısnasız.

vücut elektriğinden faydalama diye birşey yok.

insan derisinin elektriği iletmesinden faydalanıyor dersek daha doğru olur. yüzeydeki ya da yüzeye yakın kapasitif alanları iletken bir cisim bozuyor. yani kapasitansı değiştiriyor parmak. yazılım da bunu algılıyor.

bilek ve dirsekte dokunma yüzeyi fazla olduğu için muhtemelen yazılım parmak haricinde birşey dokunuyor diye eliyor bunları, hatalı işlem olmasın diye. parmağın büyüklüğünde ve nemliliğinde bir yerinle (hayal gücünü çalıştır) çalıştırabiliyor olman lazım...

mesela 65 in karesini alcan ya 6nın bi st rakamı 7 6*7=42 5in karesi 25 cevap 4225

hesap makınası

bu arada sadece sonu 5 olanlarda geçerli

62'nin karesi 60^2+60+61+61+62 şeklinde.

56*11=5 11 6 = 6 1 6 mı oluyor yani?

o kolay yapılıp zaman kazandıran yöntemlerin nasıl öyle kolay olduğunu bilmeden körlemesine kullanmayın derim. özünü öğrenince kendiniz de yeni yöntemler bulursunuz zaten.

(bkz: mental aritmetik)
bunu arastirin derim. bizde sunumu yapildi.

biraz detay vermek gerekirse, oncelikli olarak abaküsle egitim goruyosunuz. daha sonralari abaküs kalkiyor ve elinizi abaküsmüs gibi kullaniyorsunuz. daha sonra sanirim o da kalkiyor ve zihninizde canlandiriyorsunuz. ama bu en az 1-2 sene sürüyor sanirim tam anlamiyla kullanabilmek icin.

girişte yarım saat ücretsiz şeklinde park var otogara ait ama peronlara yürümeniz gerekir.

yolcu almaya gelenler için 45 dk ücretsiz otopark var. girişte sağda.

demek boşuna verdik bundan önce defalarca 7 tl...yukarıdaki fotoğrafta görünüyo mu bu park yeri...

forum istanbulun açık otoparkına bırakıp 5 dakka da otogara yürüyün

www.gnucash.org

açıkken daha çok kasar.

kasmasın diye kapaman lazım. yüksek memory gerektiren HD videolarda ve oyunlarda, belki, sorun görebilirsin. ama oynayıp görmen lazım. belki farkedilmiyordur.

fazla pahalı bişey değil ki. o kadar uğraşmaya değmez.

o ucuz şeyleri de almaya değmez, çoğu ya doğru düzgün üflemiyor ya da bilgisayar ile alt zemin arasında yeterince boşluk oluşturamadığı için ısınmayı engellemiyor.

laptopın içindeki pervaneleri falan zorlama ihtimali var mı?
cevap: var

çıkış kısmına da dışarı doğru üfleyen bir şey yapmama gerek olmaz herhalde demi?
cevap: gerek olmaz.

işlemcilerdeki mantığı uygulayabilirsin: çipteki ısıyı doğrudan çip ile kontak halinde bulunan aluminyum metal bloğa geçirip bloğu soğutmak.

yani alümünyumu doğrudan bilgisayar kasasıyla temasta tutup eğimin kalkık ucuna koyacağınız küçük fanlarla alüminyumu soğutmak.

en önemli şey ses çıkarmayan fan kullanmak bence.

zalman marka soğutucu alın hocam uğraşmaya değmez bence

bak iskelet için benim bulduğum pratik ve kullanışlı bir yöntem var. yatağıma oturup, ayaklarımı uzatıp laptop.u öyle kullanıyorum.

s11.postimage.org elbette ortası boşluk. soğutmaya bile gerek kalmıyor yeterince boşluk var olduğu için.

resimdeki plastik şey, hani dört beş katlı plastik çekmeceli dolaplar olur ya. onlardan bir katının çekmecesiz hali.

ikincisi gayet güzel.

1

HEPSİ GÜZEL BENCE AMA 1 DAHA IYI GİBİ

2

birincisi

birincisi

farklı olması için demiyorum .

3!

2 güzelmiş

bir numara iyidir.rengi çok güzel.

2

2 ya da 3 isterdim ben olsam.

o değil de, üç link arasında hızlıca gidip gelince adam bildiğin dans ediyor.

@deckard onu özel ayarladım :))

söylediklerinize bakarsak kanala ihtiyaç yok gibi, geçici dolgunun baskısıyla sızlıyordur. geçiçi dolgu varken öyle sert şeyler ısırmamak lazım.

normal dolgu yaptığınızda zamanla diş kendini dolguya göre ayarlıyor o sızılar da kalmaz.

comedians.about.com

(bkz: chris rock) fenadır!

haha. adamlarda her konudan binlerce sitend apçı var. siyasi istersen başkası, muhafazakar istersen başkası apolitik dersen başka seks aşağı am yukarı karı aşağı gay yukarı olanı başka, islami komedyen bile var. yani nasıl bir şey istediğin önemli. onların sosyal ve günlük yaşamları biraz biliyorsan bazılarını anlaman kolay ama dur sadece güleyim diyorsan politik olanlardan uzak dur. çünkü bir şey anlaman zor. en güzellerinden birisi robin williams live on broadway'dir. arada güncel (o döneme ait) siyasi şeyler olsa da geneli iyidir. bunun dışında çok sevdiğim bir kaç kişi daha var da pat deyince aklıma gelmiyor gabriel iglesias'ı çok seviyorum mesela! comedy central'dan eskilerini izle mutlaka. bi de tv dizisi de olan biri vardı hatta geçen burada da önerdim ama bi türlü gelmiyor aklıma. polonyalı mı macar mı neydi adamın aslı. sürekli ağzına sıçtığı 3-5 yaşlarında bir kızı var. (saklambaç oynarken gerzek falan diyor çocuğu hakkında. gerçek düşüncesi değil ama izleyince anlarsın) eşinden ayrılmış ve sürekli evliliği yeriyor. falan ooooof neydi.

Louis CK cok iyi.

(bkz: seinfeld)

Belki de sorunuza cevap olarak en yakin isim dane cook, 1000 lerce sov yapmisligi var ve nba sahasinda falan dolduruyor her yeri tek basina. Torrentte bolca var dvd leri vs'si. Onun disinda son yillarda populer olan louie c.k. var ki louie isminde bir de dizisi var kendisi yazip oynuyo. tabi asil efsanelerden jerry seinfeld var. Ben kendisine cok gulmesem de adam sadece komedi isinden (tabi genel olarak komedi dizisinden) inanilmaz populer olmus bi adam. Hala ulke genelinde komedi kuluplerinde ara ara boy gosterir. Ozel jetiyle dolasir nasi cukka yi doldurdugunu dusun artik. Usa deki komedi dunyasini anlamak icin seinfeld'in 2002 yapimi Comedian isimli Belgesel filmini izlemeni tavsiye ederim.

aynı kategoriye girer mi bilmiyorum ama beni jeff dunham çok güldürür.

louis ck işte öff sinir oldum. :) macar soyadı... takıldım kaldım..

jim dauntless

aspect ratio: videonun en boy oranını değiştirir, görüntünün hepsini kullanır. videonun formatından başka formatta görüntü enlemesine ya da boylamasına sıkışır.

crop: en boy oranı seçtiğin olacak şekilde videonun alt-üstünden ya da sağ-solundan kırpar. videonun kenarlarını atar. görüntüde şekil bozulması olmaz.

sayfa numarasını da üste mi koyacaksınız? Sanki arada virgül kullansanız. Ya da daha iyisi, üst bilgiye girince sırasıyla önce birini, sonra diğerini ekleseniz. (emin değilim, başka cevap gelmediği için yazdım).

1) built-in header formatlarında sayfa numarası ve header içeren örnekler mevcut, birini kullanabilirsin.

2) ya da önce sayfa numaralarını ekleyip, sonra "edit header" dan ya da header kısmına çift tıklayıp eklemek istediğin texti ekleyebilirsin. sayfa numarasının üzerine sağ tıklayıp formatını değiştirebilirsin.

(bkz: orbit downloader) ile IE'de acip sağ tuşla download all yap, orada sfw vb flash dosyalarını indirip açmayı dene. açarken flash oynatıcı gerekebilir. yoksa yine IE ekranina taşıyıp çalıştırabilirsin.

bir opamp ve dirençle yapman mümkün ama daha basit olarak şu şekilde yapabilirsin.

www.cappels.org

bir transistör, bir kapasitör iki direnç. R ve C nin değerlerine göre zamanı ayarlayabilirsiniz.

o gösterdiğin saatin içinde şebeke frekansına senkron çalışan ufak bir motor var her 50 hz de bir saniye atıyor.

bir şekilde şebeke voltajını trafo ile düşürdükten sonra ( saatin içinde yok ) 50 hz voltajı tek transistör ile kare dalaya çevir. bunu cmos dijital bir bölücüye gir. 4060 olabilir. bu enegrenin istediğin orandaki bölücü çıkışına ledi bağla. mesela 32 yada 64 bölme oranı olabilir.

sabit saatden bağımsız yanıp sönen bir led işini görecek ise. kendinden yanın sönen ledler var onlardan al bir tane bağla.

@orpheus:saat iki AA pilli?
Aslinda aklima sonradan gelen ; ornegin pil basina 1,1 volta dustugunde kirmizi led yanip (-sonup?) uyarsin, olmaz mi? Burada anlamaya calistigim 1,1 v ya da 0,9 v olsa direnc ne olmali, ya da hangi devre elemanini lede nasil baglamaliyim vs.

@franz kafka:ayni sekilde minimum bir voltaj belirleyip bu devrenin belilenen bu dusuk voltajda calismasi nasil olur?

bu tip eski saatler vardı 220 volt onlardan olduğunu düşündüm.

yapacağın pil ölçme devresinin akım tüketimi çok düşük olmalı ki devrenin kendisi pili saatden önce bitirmesin.

duvarlarınıza açık renkli tablolar asabilirsiniz.

Neden renk değişikliği yapamıyorsunuz ki? Boyatın şöyle beyaz ya da şampanya rengine ferah ferah oturun.

6 ay sonra evi boşaltma ihtimalim var, fazla masraf yapacak durumum da yok, bu yüzden boya işine mecbur kalmadıkça girmek istemiyorum.

www.ikea.com.tr

şöyle bir duvar aydınlatma işinizi görebilir. avizenizde 2 ampul kullanırsınız, iki köşeye de bunlardan beğendiğinizi taktırırsınız. aynı dertten muzdariptim, böyle çözüm buldum ben.

1)beyaza boya duvarları, sadece salonu misal. ev sahibinle konuş, problemden bahset, hallolur.
2)led ampulleri dene ama çok farkedeceğini sanmıyorum.

edit: çok masraf edemem demişin ama boyalar ucuz. tek oda için çok masraf etmezsin. kendin boyayabilirsen ucuza hallolur.

Aydınlatma ile ilgili değil ama salonunuzda ayna olursa size ferahlık hissi verebilir.

arkadasim alttan aydinlatmayi dene cok tasarruflu ufak ampuller var kablo aydinlatmasida olabilir ..

aslinda cözümü olmayabilir,o renkler ne kadar isik gelirse gelsin koyu gözükecek

bunun yierne camin oldugu tarafa acik renkli boydan boya bi perde alabilirsiniz.

örneklenen ikea ürünlerini kullnabilirsiniz

dekoratif baska seyler kullanabilirsiniz.

birde asagi dogru olan isiklar yerine kessinlikle ayakli lamba kullanin ,isi vermesi acisindan degil,mental olarak daha iyi hissediceksiniz,gözü yorar direk gelen isik.

birde ben ce tam tersini de deneyebilirsiniz,az isikla dekoratif bir losluk yaratin.

kütüphane alin mesela onu aydinlatin.

www.seemsartless.com

www.foodgps.com

bence sizin ruhunuzu sıkan o beyaz floresanımsı tasarruf ampulleri, az ışıklı labaratuvar ortamı gibi, gözleri de yorar üstelik, onun yerine sarı ışık alın aydınlatması aynı olsa bile en azından sıcak ve gerçek renkli olur ortam.

pinking +1 çevreciliğim tutup butun evi tasarruflu ampule cevirmiştim.evde tükendim şimdi hepsi 60 lık sarı ampul.

ilave çok bişey değil 3 kilo boya bir tane rulo alın toplamı 20 lira tutar.duvarları kendiniz boyayın.yapın krem rengi ya da kırık beyaz işlem tamamdır.

pinking of you +1. o beyaz şarküteri reyonu ışıklarına da uyuz olurum.

bence avizeyi de ışığı tavana yöneltenlerden seçin. ışık yukarıdan dağılırsa daha soft olur ışık.
bunun dışında ev sahibi ile konuşma konusunda ısrarcı olun. sonuç itibariyle oarada oturuyor ve parasını veriyorsunuz. yukaıda bir arkadaşın da dediği gibi kendiniz boyayıp masraftan kaçınabilirsiniz. bence ev sahibi sorun çıkarmaz çünkü kim gelirse gelsin bu konuda kendisine ricada bulunacaktır sonuçta. ne biçim renk yapmışlar öyle canım.

çok sağolun arkadaşlar, ilk iş olarak en hesaplı çözüm önerisi olarak yarın hemen sarı ampul alacağım. bu da işe yaramazsa ayaklı aydınlatma ya da duvar aydınlatmasıyla ışığı evin çeşitli yerlerine dağıtmayı deneyeceğim. hiç biri işe yaramazsa dediğiniz gibi uyuz ev sahibimle konuşmam gerekecek.

duvarları aydınlatmaktan fazlasına ihtiyacımız var, önce bir kendinizi aydınlatın sonra duvarları düşünürüz, toplum olarak aydınlanmamız lazım.

Benimde ayni sorunum vardi evin her kosesine bunlardan koydum:
www.ikea.com.tr

halojen lamba kullanın.

1 boya artı 1 rulo ile 3-4 saatte boyayıp 1 gün kurumaya bırakın 1 gün artı 25 tl ye mal olur.

sarı ışıklı tasarruf lambası seçin birde mümkünse.

odayı boyayın gitsin konuşmaya değmez

çelişmemektedir. 1/sonsuz 0 değil epsilon. sürekli 0'a yaklaşır ama hiçbi zaman 0 olmaz.

ve olasılıklar henüz olmamış olaylar için hesaplanmalı. olmuş bitmiş bir olayın olacak olmuş olma olasılığını hesaplamak zaten pek doğru bir hesap değil. üstüne üstlük olasılığın bu kadar düşük olduğu bir durum nasıl gerçekleşir diye şaşırmaya gerek yok.

kitap değil de baya bir belgesel var. how the universe works, bbc planets ve daha adını hatırlayamadığım bir sürü belgesel mevcut. history channel ın da bir kaç sezonluk bir belgeseli var.

"carl sagan - cosmos" belgesellerini bul izle.

bilime meraklısın, aferim. otur, 100.

www.tubitak.gov.tr

bir çok insanın çocukken merakı vardır özellikle sayısal merakı yüksek olan insanlarda bazılarında geçer sende geçmeyenlerdensin. ntv ve tübikak yayınlarının bu tarz kitapları çok aynı zamanda bunu en kolay sen güzel arşivi bol bir kitap evine giderek oradan kendi seviyene uygun bir kitap seçmen daha mantıklı olur zira bilimsel yazıların seviyesi çok değişken olmakta.

@exodia:

Haklısın. Eskiden 2 tane kitabım vardı zorla aldırtmıştım. Geceleri yatmadan okuyordum nerden baksan bi 30 kere bitirmişimdir onları. Basit dilli bişey olsun ama belgesel de güzel olur.

böyle çizimli mizimli basit bir dille güzel güzel anlatan bir kitap vardı tübitak yayınlarından. ismini hatırlayamadım ama araştırıyım. bulup söylicem.

www.gokbilim.com

Yurtdışına çıkmadan önce, € ve TL hesabınıza tanımlanmış bir kredi kartı edinin. Internet bankacılığı üzerinden, kredi kartınızın €,$ ve TL olarak borç ödeme özelliğini açın. Daha sonra da, mümkün oldugu kadar banka kartı yerine, kredi kartını kullanmaya calısın. "Elimde nakit olmazsa, olur mu?" diye endişelenmeyin gittiginiz ülkeye göre, starbuckstan kahve alırken bile kredi kartı kullanma şansınız olacaktır. Ödeme vaktinde, kredi kartı borcunuz da, € olarak gözükecektir, böyle sizde € hesabınızdan direk olarak (kur farkına aldırış etmeden) borcunuzu € olarak ödeneyebileceksiniz!

-
Erasmus "tatil" in de size başarılar... Hakkını vermeniz dileğiyle... ;)

döner dönmez iki hesabı da kapatın ki bir süre sonra hesap kullanım ücretini geçirmesinler size.

tekman iyi döşemiş bu soruyu. yapamadım ben.

zamanında çok yaptım. bi faydasını görmedim bıraktım.

burada hacmi r ya da h cinsinden bulup dV/dh ya da dV/dr nin =0 oldugu (ahcmin minimumunda türev =0) h ya da r degerini bulmak oradan da hacmi hesaplamak gerekiyor.

sizin yoldan da yapmak mumkun (h'ı cekeceksiniz). islem biraz daha uzun ama aynı sonucu verecek.

edit: cevap Vmin=8 pi/3

@franz kafka
bana pek mümkün gelmedi. sınavda bir saat, sonrasında da bir saat harcadım belki.. kök bulamıyorum bir türlü.. basit bir mantıkla yarım açı teoremi benzerlikten kanıtlanır, yakın sonuç verir dedim ama.. wolframalpha dahi tıkandı nerdeyse kök bulurken. :p benim yaptığım yoldan çözümsüz olma ihtimali de düşük geliyor ama şimdiye kadar bulamadığımı göz önünde bulundurursak öyle duruyor..

öncelikle yukarıya yazdığınız eşitlik eksik, 2yi unutmuşsunuz:

h/sqrt(h2+r2)=2*r/(1+r2) olucak. (r2 = r^2 demek istiyorum.)

her iki tarafın karesini alın.

h'ı çekin h=2*r2/(r2-1). hacim formulune koyun, turevini alıp sıfıra eşitleyin. r=sqrt(2) çıkacak, yerine koyun vmin=8*pi/3.

kağıda yazarken doğru yaptım, burada dalmışım bir anlık, 2'yle çarptım normalde. r = 2^(1/2)'yi bulmaya kadar hata yaptığımı sanmıyorum. lakin bir bölü kök iki bulduydum nasıl olduysa bir kökü. dolayısıyla işlem kaydı ondan sonra. neyse.. istediğim cevaba ulaştım.. uzun olsa da çok afaki bir çözüm değilmiş bu da yani. en azından yanlış değil. teşekkür ederim, çok yardımınız dokundu.

chrome.google.com
chrome.google.com

franz kafka'nın verdikleri sadece reklam alanları için geçerli, sanırım siz doğrudan reklam temasından kurtulmak istiyorsunuz, bunu adblock ile yapamazsınız.

iki seçenek var,

1- ekşi sözlük'e üye olursunuz ve sözlüğe giriş yaptığınızda reklam teması işlemez.

2- üye olmam ben diyorsanız, eksi++'yı yükleyin ve eksi++ ayarlarindan

(Yari-otomatik don bebegim (Ayni gun icinde ilk alin teri don bebegimden sonrasini otomatik yapar,) özelliğinin aktif olduğundan emin olun.

günde bir kere dön bebeğim derseniz, artık gün içinde sözlüğe her girdiğinizde reklam teması yerine her zamanki tema seçilir. ayrıca bu özellik ekşi++'nın en basit özelliklerinden biri, daha birçok bunun gibi sözlüğü güzelleştiren özellikleri de var, onları da inceleyebilirsiniz.

(bkz: eksi++)
userscripts.org

bende vitaminsiz kaldığım zamanlar çıkıyordu, dişçiye git tabi yine de. zayıf düşmüştür bünyen muhtemelen

www.uzmantv.com

(bkz: aft) vücudunuz zayıf düşmüş. kenacort a ya da bulabilirseniz oralmedic ile tedavisini yapabilirsiniz. bol bol meyve yiyin.

diş etiyle ilgili değil vitaminsizlikten ağzında yara çıkmış bence aile hekimine gitsen yeterli gibi geldi bana

Aft'mış gargara verdi doktor o kadar, teşekkürler hepinize

ve ayrınca :D

@kimilolo
sıcak ve baharatlı şeylerden uzak dur bi süre dedi :D

(bkz: kaynar suya kekik koy ağzını çalkala bişey kalmaz)

google map'e gir. başlangıç noktanızdan bitiş yerine kadar mesafe çiz o sana söylesin ne kadar oldugunuç

sordanski'nin dediği aynı şeyi dicektim, hadi benimki farklı olsun google earthdende yapabilirsin aynı şey zaten

22.2 km

edit: maps.google.com

hadi ya ben uskudar iskeleden beykoza 4 saatte yurudum sizinki baya uzun surmus .ben geri donememistim.

(bkz: mar adentro)

(bkz: my life without me)

söylenmiş, içimdeki deniz(mar adentro) tavsiye ederim. gerçekten izlemeye değer.

bir de seven pounds var. öleceğinden haberi var. intihar ediyordu. son günlerinde yaptıkları fln. baya duygusal bir film.

'The Green Mile' girer mi listeye?

(bkz: green mile)

edit : tüh yazmışlar bile.

(bkz: ikiru) (bkz: akira kurosawa)

(bkz: wild strawberries) (bkz: ingmar bergman)

Mr. Nobody var yeni denk geldi

green mile fazlasıyla deli bir film.

(bkz: danton)
(bkz: quills)

the notebook sayılabilir.

the life of david gale
melancholia
21 gram

ve kısmen:
stranger than fiction

"The Bucket List" vardi.

my sisters keeper duygu yüklü bir film.

genelde mecburiyetten verıyor ınsanlar , fırsatın varsa ev sahibi ile kendin irtibata gec. emlakcıların bı bok yaptıkları yok arada komısyon alıyolar ıste tarafları oturdukları yerden bulusturarak. gunumuzde bırcok ınternet sıtesı bu işi aracısız yapabiliyor. urettıklerı bı deger yok , ac bı dukkan otur ıcınde gelen olursa yol gıtsın.

millet salak. birileri peki tamam diyor ki bu emlakcilar bu tur bir is yapabiliyor ve devam edebiliyor. arz talep...

hepsi oyle degil tabi. ama benim rastladiklarimin cogu boyle idi, iyi olan da cikti karsima, allah isinin bereketini artirsin.

sahiple gorus.

haxball dene ama bağımlılık yapabilir.

www.kongregate.com

Buraya göz at derim

Serious Sam 2 var. Özellikle birden fazla bilgisayar varsa acayip zevkli.

şu dünya üzerinde haxball ı bir ben sevemedim galiba

www.miniclip.com

nostalji sever misiniz?

www.nintendo8.com

nintendo8.com

eğer poker seviyorsanız; governor of poker 2 (chrome üzerinden de oynayabiliyorsunuz)

games.yahoo.com

kesinlikle exit path. bunu görür müsün bilmiyorum epey önce yazılmış duyuru ama exit path mükemmeldir. armorgames.com un bi oyunuydu. önce normal bitir sonra multiplayer de oynarsın. 1 ay idare etmişti beni. kesinlikle denemelisin.

en.wikipedia.org

ses ve görüntü kontrolü için kullanılıyor o. Tvnin kalitesi için değil, yayında sorun olup olmadığını kontrol etmek için onu kullanıyorlardı

(bkz: color bar)

hem çözünürlük hem renk hem şekil düzgünlüğünü test edebilmek için kullanılan standart görüntülerden birisi.

Rüyada yakılmak zorlukla kazandığınız parayı olumlu işlerde kullanamayacağınıza işarettir. Bunun olmasını istemiyorsanız bir çıkış yolu aramalısınız.

www.yeniruyatabirleri.com

Uykunda sıcak basmış. Yorganı attığında rahatlamışsın. O sırada da rüya görmüşsün.

fiziksel bir olayın rüyaya yansıması olabilir. ben de elektrikli battaniye ile yattığımda ayarı yüksek ise rüyamda cehennemde , savaş alanlarında ateşleri içersinde rüyalar görürdüm. kalorifere ayağın değmiş olabilir mesela.

tereyağı , kaşar , sosis , mısır , zeytin , tuz , ketçap , mayonez.

sosis, amerikan, bezelye, turşu, üzerine de az acılı ezme.

tereyağ kaşar default
üzerine rus italyan kısır kornişon belki mantar ve ketçap, mayonez yok

kısır, mısır, turşu, bezelye, ketçap, mayonez. ve sosis, et, met yok.

teraygi kasar bezelye, azcik misir, acili ezme, azcik ketcap

tereyağı duble kaşar mantar yeşil zeytin siyah zeytin

çift kaşarla başlıyorum. gerisi önemli değil.

tereyaa, kaşar fiks
+ bol mısır + biraz daha mısır.

o kadar.

tereyağı, kaşar malum. kısır, amerikan salatası, zeytin, turşu, mayonez. ketçap, mısır, sosis ve et türevleri şeyler yok.

yeşil zeytin, turşu, bezelye, rus salatası, acı sos.
ketçap istemiyorum, mayonez belki ama o da çok az.

Boş yere sinir stres yapma kendini hacı.

2012'den itibaren gitmezsin. Bişey derse de patron, "işe girerken böyle böyle konuşmuştuk ama yine de iş var diye, siz mağdur olmayın diye yeni yıla kadar geleyim diye düşündüm. Baktım ki pek bişey yok ben de konuştuğumuza uyuyorum sadece" dersin.

Konuşmak lazım bence açık açık. Konuşmadığımız, arsız olmadığımız için dilediklerince at koşturuyor bu patron bozuntuları.

2012'yi bile boşver, bu hafta sonunda itibaren gitme ve @everyone looks so good from here arkadaşın dediği gibi konuş.

sözde gerginliğini ve asabiyetlerini, ve çalışanların mecburiyetinden kaynaklanan boynu büküklüğünü kullanıp ego tatmini yaşıyor ve başınıza çıkıyor böyle işverenler. sana yazık...

edit: iş aramaya başlamanız evet çok yerinde bir davranış olur. kendinize güveniniz de gelir.

bu arada başka bir iş aramaya başlasanız, belki şartları (maaş, çalışma saatler, sigortaya yatırılan ücret) çok daha iyi bir iş bulursunuz.Bana pek düzelir gibi gelmedi , bu sefer de inadına çağırmaya başlayabilir.

cumartesi çalışmamanın ne kadar güzel bişey olduğunu yıllar sonra kurumsal bi şirkette iş bulup cumartesilerim tatil olunca daha iyi anladım. bu zamana kadar arkadaş hatırı yüzünden tahammül etmek zorunda olduğum yerlerin benden neler götürdüğünü daha sonra gördüm. 1)vakit kaybetmeden ayrıl. 2)para lazımsa işe gittiğinde aç interneti iş ara hep bulunca ayrıl 3)net ol, sert ol. bu cumartesi gitme. herhangi bir açıklama da yapma. sorarlarsa aynen yukarıda söylediğin gibi konuş. 4) arkadaşı markadaşı yok bu senin hayatın senin emeğin. haklarını savunmazsan, seni sömürmelerine izin verirsen bu böyle sürer gider... 5) bu kadar dert etmeni çok doğal buluyorum. cumartesi çalışmak sinir bozucu. 6)zaten maaşını asgariden gösteriyor madem çok sinirini bozarlarsa bu konuyu açarsın.

birisi özet geçsin gözünü seveyim :)

valla bence restinizi çekin açık açık konuşun gelmek istemiyorum diye adam ısrar ederse de istifayı basın. patron şirketlerinin genel problemi bu, maaş veriyorum hergün gelsin iş yapmasa da gelsin zihniyeti. verimlilik filan hak getire tam esnaf kafası. zaten adam sgk primini asgariden yatırarak sizin emekli maaşınızdan çalıyor 1 ay da yatırmamış ki işe başlatmadan 1 gün önce yatırması gerekirdi bildiğim kadarı ile. hem de asabi tavırlar takınıp çalışanlarını sindiriyor tipik türk patronu.

okumaya üşendim. baldur mesaj atınca okudum. devan bendeymiş arkadaşım :)

öncelikle yıllar önce bu sorunun aynısın ben sormuştum.
www.eksiduyuru.com

2 seneden fazla olmuş. cevapları hepiniz okudunuz mu. peki sonra ne yaptın cumartesi gittin mi diyeceksiniz?

evet ctesi günü gittim. ske ske! ama millet 8 de gelirken ben 10'da gidip 1'de çıktım. 3 saat için mi gidiyordun diyebilirsiniz?

ama patron için ctesi elemanlarını oraya getirtmek bir haysiyet meselesi. bir otorite meselesi.

peki ne yapıyorduk. çalışıyor muyduk? yooo. ben flash bellekte film izliyordum. yanımdaki dl yapıyordu. karşıdaki feysbukta şakalı video izleyip gülüyordu. yaz günüyse dışarda geyik yapıyorduk. peki niye gidiyordunuz olm siz manyak mısınız diyebilirsiniz.

şerefsiz yalaka herifler öyle bir alıştırmışlar ki patron kısmısının kıçını yalamaya.

abi ben 10'a kadar kalırım. ctesi de gelirim. pazar da gelirirm diye diye. patronda şöyle bi mantık oluşmuş. evinde ne yapacak bu lavuk. gelsin çalışsın. hem şirket sıcak. yemeğini de veriyorum. mantık bu!

tabi patronu bu sisteme alıştıranlar ortaçağ kölesi zihniyetindeki tipler. senni benim gibi aklıyla bilgisiyile eğitimiyle iş yapan tipler yapmıyor bunu. adam aklıyla değil eliyle bir yere geldiği için. o el ne kadar çalışırsa, beden ne kadar çalışırsa ben de patronun gözüne o kadar girerim diyor. ama süreç sonunda patron da senden zeka değil fiziki efor bekliyor. çalışıyormuş gibi görünmek gibi. yemeğe en son gelmek gibi. en son geliyorsun çünkü işin gücünü bırakamadın. vay be. ne oyunlar!

neyse. ben 3 saat için günümü piç ediyordum. 8. ayın sonunda skerim lan yeter artık dedim. vermeyin abi bana prim prim ben gelmeyecem dedim patrona. patron bunu yönetim kuruluyla danışmam gerek dedi. tamam sen danış dedim. bir daha işe gitmedim. benim 600tl prim düştü 400'e. 200tl haftasonu gelmiyorum diye ceza kesildi:)

sevinçten uçuyorum adeta. 200tl al götüne sok diyecem patrona. o derece mutluyum. tabi bu duruma çalışan personel hiç sevinmedi. iş arkadaşlarım. adam burayı memuriyet sanıyor aq filan diyormuşlar arkamdan. ne sanıyorsam sanıyorum patrona istediklerimi yaptırabiliyor muyum. yaptırıyorum. o zaman defolun gidin bok herifler diyorum kendi kendime.

ha bi üstümdeki şirket ortağı mail attı. ctesi gelmemişsin dedi. gelmedim. size de söyledim dedim. senin neye daha çok önem verdiğin belli oldu dedi. outlooktan laf sokma olayı dönmüştü hatta ilk başta.

diyeceksiniz ki o ne boktan bir i şyeri. valla 150 kişinin çalıştığı bir fabrikaydı. aylık cirosu 900bin lira civarında bir yer.

tabi bunları yapıyorum ama şirketin üretim hatalarını düzelttiğimi daha 2. aydan aylık hatalı üretimi %15ten %5lere indirdiğimi belirtmeliyim. buna mukabil adamlar bana biraz göz yumdular.

artık özelde çalışmıyorum. özelde çalıştığım 3 yıl iliğimi kemiği sömürdü. hayattan soğudum.

bitti :)

bu cumartesi gitme işe. p.tesi de hiç konusunu açma. sorarsa önemli bişey olup olmadığını sor. haftaya c.tesi yine gitme. 2012'ye kadar zaten alışmış olur. ne diye kendini yıpratıyorsun ki?

Bir süre işsiz kalmayı göze alabilirsen bence direkt olarak istifa et.Gerekçe olarak cumartesi olayı,asgari ücretten ssk,eskilerin çalışmaması,arkadaşının hatrı falkan girersin mevzuya.Eğer geri adım atarsa işini kaybetmemiş olursun belki şartlarda iyileştirme bile yapabilir ne dersin _? ha diğer seçeneğinde işini kaybetmek olur ama gururunla çıkmış olursun

İş bulmadan riskli konuşmalara girme derim ben. Yavaştan iş bakmaya da başla, en kötü duruma hazırlıklı olmak gerek, işsiz kalmak kolay değil. Bu arada da tavrını belli etmeye başla yavaştan mırın kırın et... Duruma göre hareket edersin.

(bkz: bir arkadaş ekolü)

10 yaşında çocuk değil ya, tutsaymış bir benzinliğe kadar.

kız arkadaşının yanında çatlasın mı yahu? iyi yapmış çiş tutmak iyi bişey değil zaten. abartılacak bişey yok. yaşasın işemek.

niye abartılacak bir durum olsun ya. altına mı etsin adam, tutamamış işte. durum vahim olmasa zaten söylemezdi diye düşünüyorum..

@disfircasiyimben

benim edirne sokaklarında dayak yemeyi bile göze alarak elim şeyimde gezmişliğim var. eğer son raddeye gelmişsen tutmak vs çok zor.

herşey sunumda gizlidir.

tatlı bir şekilde "acccayip sıkıştım hiç kusuruma bakma bebeğim, bu on dakikayı da kayıtlardan silin ve de ileride köprünün orda duruverin, öptüm, kib..." demek var.

bir de "çok sıkıştım, ileride köprünün orada sağa çekiver kanki" demek var.

yani...

aa çok ayıp etmiş hiç kız arkadaşının yanında çişinden bahseder mi insan? mesela kız işemez sıçmaz.
10 yaşında çocuk musunuz kız arkadaşınızın yanında doğal ihtiyaçlarınızdan söz edemiyor musunuz?
ben erkek arkadaşımın yanında osuruyorum sıçıyorum bunlar normal şeyler.

ya ne yapacağıdı? yanındaki yarım litrelik pet su şişesinin içindeki suyu içip, içine işeyip, sığmayanı da arabanın içine mi taşırsaydı? gitmiş yapmış gelmiş. tutsun da prostat mı olsun? insani ihtiyaç bu. öksürmek, hapşurmak gibi. bu kadar takmasın kafasına. kız arkadaşı da bir insanla birlikte olduğunu biliyorsa, işediğini de tahmin ediyordur. en fazla şahit olmuştur. bir şey olmaz.

tamam evliyim bi çok kişi biliyor.
ama evlenmeden önce de işiyor ve osuruyordum!
şaka bir yana doğal ihtiyaç cümlesi bile o kadar saçma ki (haksız değiller.) "çiş gelmesi"nin saklanması için neden insan ihtiyaç duyar ki? üstelik istanbulda. neden ist.da diyorum. mesafaler uzun. yani ben ist. da yaşasam sizin düşünceniz ile asla kız arkadaşım bile olamazdı. şu yazar var ya kakam gelmiş olamaz mı diye bayılıyorum adına. evet yani çişim gelmiş olamaz mı? asıl o küçük hanım çişini tutuyorsa çok garip yani. eğer anlatılan hikayede görmediğim bir şey yoksa böyle dert edilecek bişey yok. kız ne diyeceğini bilemedi ise o da onun hatası. çiş işte. ne olacak. ha susadım dur su alacağım ha çişim geldi dur işeyeceğim.

işeyeceksin tabi hocam. kız arkadaşın buna atarlanıyorsa ayıp yani. istiklalin ortasına sıçmıyorsun yani sonuçta. bunda ayıp bir şey yok.

İstersen 100 tane film indir, filmler o anda inmiyorsa internet yavaşlığının onunla bir alakası yok, hele hard diskin dolu olmasıyla falan hiç alakası yok.

Torrent falan kullanıyorsan, açıksa ve hala film indiriyorsa yavaşlık normal tabi, diğer türlü alakasız..

@ hayat bilgisi torrent kullanmıyorum.yani ben korkmadan film indirmeye devam edebilirmiyim ? harddiskin dolu olmsı falan yavaşlatmaz bilgisayarı diyosun?benim aklıma, çok film indiriyorum bilgisayarın kapasitesi falan yetmiyo ondan yavaşladımı acaba diye bi düşünce geldide ondan dedim.

Hard diskin dolu olmasının internetin yavaşlığı ile bir alakası yok. İstediğin kadar doldurabilirsin hard diski. [Programlara yer ayırmak da lazım tabi.. ]

Harddiskin doluluğu internet hızını etkilemez, ama bilgisayar performansını etkileyebilir ancak 70gb bilgisayar için oldukça yeterli bir boş alan zaten, o boş alan 5gb falan kalırsa bir gün o zaman bilgisayar da etkilenme olacaktır ancak..

torrent aktif olarak indirme yapmadığı sürece internet hızı değişmez ama o 30 film aynı anda iniyorsa siz interneti kullanırken, tabi ki yavaşlayacaktır internetiniz.

adil kullanim limitini doldurmussunuz.

@ franz kafya adil kullanım limitine baktımdan int den nedir bu işin aslı biraz açıklarmısın? int sınırsız istediğim istediğim kadar indirimezmiyim

adil kullanım limiti şudur: internet sağlayıcınız size bir kota verir. bu kota dahilinde internet hızınız atıyorum 8 megabittir. bu kotayı aşınca internet hızınız yine atıyorum 1 megabite indirilir. sonraki ay hızınız eski haline döner. bu arada kota aşımı için ücret ödemezsiniz.

Evet yamulabiliyor oyle. Pdf yapip gonderin eger editlenmesi gerekmiyorsa.

baskasinin bilgisayarinda sizin kullandiginiz font yoksa, wordun formati kayabiliyor.

ornegin calibri ile yazmissaniz, ona en yakin fontu aciyor sanki word. bir de smart objects vb seyler wordun 2010 ya da 2007 ya da 2003 olmasina gore farklilik gosterebiliyor.

fonta dikkat edin, bir de kaydederken 97-2003 formatinda kaydedin, bir farklilik var ise uyariyor zaten.

tabiki illustrator. corel'i artık bi tek tabelacılar filan kullanılıyor, bulaşma derim... hatta elindeyse indesign filan öğren..

Illustrator kullanıyorum, Corel kullanmadim. Illustrator gayet kullanisli.

Ayrica: www.coolinfographics.com

kesinlikle illustrator. photoshop ve indesign'la birlikte "muhteşem üçlü" sıfatını hak ediyorlar =)

zaten ben de üçünü kullanıyodum da biri tavsiye etti corel daha kullanışlı diye o yüzden bi sorim dedim

bi şey daha : vektörel çizimlerin olduğu güzel siteler varsa link atarmısınız ?

corel daha kullanışlı değil, hatta hiç kullanışlı değil. Hem programın kendisi ağır hem de işleyişi ve gereksiz yere alangirli. Bir arkadaşım işi düştüğünde kurup işi bitince kaldırıp atmıştı. Gönül rahatlığı ile çöp kutusuna gider.

10 v'u multimetre ile ölçtüysen (open circuit voltage) bir de akımını ölçeceksin (short circuit current).

bu pilden elde edebileceğin, alabileceğin maksimum güç bu ikisinin çarpımından küçüktür. örneğin kabaca yarısı gibi.

100ma gibi bir değerdir muhtemelen., 2-3 ledi yakabilirsin.

bir tane led yakabildi paralel 2 tane bagladim ama az yakti gibi

bi de neden yari p =akim x volt degilmi

10v,100ma veren bir panele öndirenç koymadan ledleri bağlarsan ledleri yakarsın. seri bağlarsan muhtemelen daha parlak yanarlar (sağlam kurtulabildilerse :))

p = akim x volt her durumda dogru degil. bir ledin cektigi guc = uzerinden gecen akim x iki ucu arasindaki volt. ya da bir motorun da ayni.

ama bir gunes pilinden elde edebilecegin maksimum guc iki farklı durumda olctugun akim ve voltaj degerinin carpimina esit olmuyor. maksimum guc transferi ile ilgili mevzular soz konusu. ornegin voltaj olcerken pilden hic akim gecirmiyorsun. akim gecirdiginde olcecegin voltaj daha dusuk olacaktir. ledleri yakmaya calisirken pilin iki ucu arasindaki voltaja bak bakalim 10v gorebilecek misin. tabi ki hayir...

kısa devre yapıp akımı ölç. ama uzun süre bağlı tutma avometreyi

@mr fusion

zaten akım şeysinde kısadevre olucak

Kullanmıyorum ama geçen gün şöyle bir şey gördüm.
www.hediyedede.com

gün ışığına yakın sarılıkta bir gece lambanız var ise en az yorar. florasanlı beyazımsı olanlar en çok. her halukarda uzun süre gece lambasının loş ışığında kalmak gözü yorar. sürekli daha çok ışık almak için göz kasları irisi germeye açmaya çalışıyor, vs., en kaba tarifiyle benim tahminim.

answers.google.com

light az sekerli
zero sekersiz

ikisi de aynı bence. Zero daha çok erkekleri hedef alıyor.

Şeker çeşidi farklı diye biliyorum ben. Şekerden kastım çaya koyduğunuz(7 senedir şekersiz içiyorum bu yüzden koyduğunuz) şeker değil.

Hani şu glikoz, sakkaroz falan var ya. O işte. Farklı onlar.

Mesela Coca-Cola'nın normaliyle Light arasındaki farkı da kullanılan şekerin farklı olması yatıyor.

en zararlısı zero, daha az zararlısı light, daha da az zararlısı normal cola.
zararsız olanı ise saf su.

coca cola light 1 cal
coca cola zero 0 cal

zeroda lighttan farklı olarak aspartam ve asesulfan-k'nın yanında suklaroz da var.(Bunlar şeker yerine kullanılan yapay tatlandırıcılar
zero ve light kalorileri aynı, 100ml'de 0.2 kcal.
ayrıca zero'nun kafeini daha az (Yaklaşık %25 daha az kafein)
Kaynak: www.coca-colaturkiye.com.tr
www.coca-colaturkiye.com.tr
Benim kendi düşüncem, light isminden dolayı diet kola içmeyen erkek müşterilere hitap edebilmek için çıkardılar, tamamen aynı olmasın diye ufak farklılık yaptılar içeriğinde.

gercekten 0 kalori mi zero.pek inanasım gelmedi.amerikanın oyunu bunlar

bu gün içersin light, yarın giyersin tayt.

ikisi de aynışey hiçbir farkı yok. erkeklerin 'light' kelimesine karşı alerjisinden dolayı ortaya çıkan bişey. 'hacı bana ordan bi light kola yolla' diyen bir türk erkeği gördünüz mü

Dinle teknoloji arasinda dusundugunuz gibi bir baglanti gormuyorum ben. Genetik biliminin kurucusu Mendel bir din adamiydi mesela ama din adami olmasinin bunda bir etkisi yok. Keza ateist veya agnostik pek cok bilim adami da vardir. Veya bilimle alakasi olmayan bir suru dindar vardir.

Ancak yobazlik isin icine girerse, o zaman yeniliklere kapali olma, her seyi oldugu gibi kabul etme, merak edip arastirmama, her seyi kadere baglama yayginlasiyor.

Yani demek istedigim teknolojik gelismeler dine olumlu ya da olumsuz bir etki yapmaz. Ama dinin bagnazca yorumlanmasi teknolojiyi olumsuz etkiliyor. Seytan icadi diye matbaayi getirmeyen bir cografyada yasiyoruz :)

keşke öyle olsa. yunanlılar da bayağı bir bilgiliydi ne oldu sonra? kilisenin karanlık çağı üstüne çöktü.

house un alıntı yaptığı bir söz var. reasonable religiosu people falan filan.

bence din ile bilim ykaından alakalı. ikisi de savaşıyo birbiri ile bir tanesi allaha bağlıyor diğeri doğa kanunlarına.

çok ucu açık bir konu geçmişte teknoloji ya da bilimsel ilerlemeler dini tam olarak değilde dini sömürenleri farkedip dinsel olgulardan evet uzaklaşmışlardın ama dinin dogmatik olduğunu da hesaba katarsak din bireysel bir inanç sistemidir önemli olan sizin inancınızdır. elbette ki gelişen teknoloji yada kalkınmış ülkeler dini vasıfların özümsenmesinde engel olarak görülsede sormak gereken asıl soru siz ne kadar dininize bağlısınız ne kadar teknolojinin yapamayacağı mucize olarak görülen seyleri yapan bir gücün varlığını içinizde hissediyorsunuz yani kişiye inanç sistemine dinin tebaa ya indirgelenirken ne gibi yol izleniyor bunun bilinmesi gerekir net bir fikirbeyan edilmesi için

yok olmaz öyle, adam diyo ki; bu kuran'da var.

kesinlikle. ancak sözkonusu dinden uzaklaşma mevzuu bununla beraber pek çok parametreye bağlı. teknolojinin etkilerini tam olarak öngörerek ortaya koymak zor. şunu da unutmamalı ki söz konusu dinlerin birikimleri de bilgiye erişimin gelişmesiyle ivmelenecektir, ki öyledir.

dine inanmak ile bilgiye ulaşmak birbirinden bağımsız parametreler gibi geliyor bana. en azından doğrudan bir bağlantı kurmanın doğru olmadığını düşünüyorum.

şöyle ki:

1)inançlı biri önünde internet olsa bile açıp şu şu inandıklarım doğru mu diye sorgulamaz, çünkü inanç bu sorgulama prosedürü ile çelişir. inanırsın ve biter. iç huzurun olduğu sürece koy götüne bilginin rahvan gitsin.

2)meraklı ve bilgiye ulaşmaya çalışan biri ise zaten sadece inanılması gereken dini gerçeklerin bilim ve teknoloji ile uyuşmadığını, özellikle son zamanlarda zorla birbirine uyuşturulmaya çalışıldığını görür. zaten inanmamaktadır.

aksine internetteki asılsız bilgi çöplüğünün büyüklüğüne bakarsanız, herkesin kendi inandığına uygun bilimsel gibi sunulmuş bilgilere ulaşmasının ne kadar kolay olduğunu, ve inançlı kişilerin sadece bu tür mecralarda dolanacağını öngörebilirsiniz.

zamanında bilgisayarlarda bilgi depolamanın kağıt kullanımını azaltacağını öngörüyorlardı. tam tersi oldu.

dolayısıyla bilgiye ulaşmak, zaten dine inanmasında problem olan kişilerin problemlerini çözmesini hızlandırır. uzun vadede inanç dağılımını değiştirmez diye düşünüyorum.

eligion is an insult to human dignity. With or without it you would have good people doing good things and evil people doing evil things. But for good people to do evil things, that takes religion.
demiş nobel ödüllü fizikçi Steven Weinberg

ayrıca şunu da seyredebilirsin
www.ted.com

türkçe altyazı seçeneği var

(bkz: umut sarıkaya)

Rıfat Ilgaz olabilir.

(bkz: gani müjde)

ahmet hamdi tanpınar özellikle de saatleri ayarlama enstitüsü

muzaffer izgü tarz olarak benziyor ama aziz nesin kadar başarılı değil. ama eğlencelidir.

ben markette satılan vancat markasından memnunum. küçük tuvaletini yaptığı zaman topaklaşıp kalıyor. koku da yapmıyor. küçük taneli yalnız...

www.petburada.com dan alın 8'li koli 44.xx tl. 50 tl üstü kargo ücretsiz. 3 kedi varsa 2 koli alın. zaten tüketeceksiniz her durumda. kargo ödemeyin. bugünlük migrostan falan alın bi paket.

@ben smyrna hangi markadan söz ediyorsun? sitede çok seçenek var da...

carrefour'dan 7.5 tl ye, yanlis hatirlamiyorsm, kedi kumu aldim birkac defa. her biri 5 lt sanitim.

silikonlular en az koku yapan temizlemesi de kolay olan kum ( baska kum kullanmadim ama bana boyle geliyor)

tuvaleti yaptikca temizlerseniz daha uzun sure kullanabilirsiniz. kum eksildikce yeni kumdan eklersiniz. 2-3 haftada bir de kumu tamamen temizlerseniz koku problemi olmayacagini dusunuyorum. zaten asil koku yapan idrarlari oluyor.

Bu dediklerim 1 kedi icin gecerli tabi.

aslında derdiniz etrafa fırlatılan kum taneleri ve kedilerin kirli kalmasıysa, 3 tane kedi varmış madem kapalı kedi tuvaleti kullanın.

bence ince taneli alma, bizim salakların burnuna kaçtı hep, hapşırıp duruyolar. kristalli olanlar iyi oluyo, onlar yapmıyo koku ama kedilerin kumlarını çok sık değiştirme sonra alışamayıp evin içine halledebiliyolar işlerini.

marka adı aklımda değil ama topaklanan kumları tavsiye ederim. böylelikle çişlerini de günlük olarak atma şansınız oluyor.

oraya neden çıkıyor ki?
kendi başına bırakırsanız atlamaya çalışıp düşüp ayaklarını kırabilir.

balkon kapısını açmamak bence kesin çözüm. tuvaletini bahçeye vs değil de kuma yapıyorsa kapıya cama dikkat edin yeter.

aslında dışarda yaşıyor bir süredir. neden çıkıyo bilmiyorum ya, şapşal biraz.

oyun yapıyor. çıktığı yerden gelip indirmeniz filan hoşuna gidiyordur.

dışarı bırakmayın diyeceğim ama dışarı alışmış artık çıldırtır sizi dışarı çıkmak için. ne yapmanız lazım bilemedim ama :(

kesin çözüm en üst kata taşınman. nasılsa aşağıya inmeye çalışmayacak hiç, hep yukarı hep yukarı zıppıdı zıppıdı

o balkonda olumsuz bi şeyler yaşaması lazım yani elektrik filan olacak atıyorum balkona çıkarken bi kaç kez teşebbüsten sonra vazgeçer benim size tavsiyem eğer kediniz su sevmiyorsa bir leğende çıktığı balkonda onu yıkayın sonra leğeni orada kalsın öyle zannediyorum bi daha çıkmayacaktır :)))
benim aklıma gelen bu oldu ama bu da ne kadar yapılabilir bilemiyorum tabi...

tırmandığı yolu, aşamayacağı bir engelle kapatmak çözüm olabilir.

evet @r_u_h +1000. böyle bişiler yapmanız lazım.

yoksa oyun yapıyor o, o çıksın balkona, siz onu aşağı indirin.

metrobüste rastgeldim bi iki kere. rol yapıyor, yatıyor, ilgi topluyor. sonra ayılınca! ilaç parası olmadığından nöbetler geçirdiğini falan söylüyor. etraftakiler de üçer beşer cebine bişeyler sıkıştırıyor.

vay piçler.

ben de rastladım ankarada 9-10 yıl önce bir kaç kez hem de, maltepe pazarına doğru giden yol, neydi o izmir caddesi mi.

genç delikanlı, birden kendini yere atıyor ağzı köpürüyor, soğan koklatıyorlar, ayılır gibi, yardımsever amca veya teyze korkudan ödü kopmuş, üstüne başına bakıyorlar gel şurda çorba iç ben vercem parasını diyor, çocuk istemiyor ilaç param yok diyor, ilaç parası veriyorlar ve piç hiçbirşey olmamış gibi yürüyerek gidiyor.

ilk gördüğümde ben de korktum. ikincisini gördüğümde lan bunu hatırlıyorum dedim. sonrakinde ise herşey açık seçikti: dolandırıcılık.

bir de şu var bakmanızı tavsiye ederim;
(git: 119702)

Sara hastası babamın kaç kez eve kan revan içinde hatta polisler eşiliğinde geldiğini bilirim kimse yardım etmediği için.

Evet bu insanların yaptığı şerefsizlik ama nöbetin gerçek de olabileceğini göz önünde bulundurmak gerekli. Lütfen nöbet geçiren birini gördüğünüzde görmezden gelmeyin ve uygun şekilde yardımcı olun. Sonra para isterse küfreder geçersiniz.

@edaydın kesinlikle katılıyorum.. geçmiş olsun..

@horace wells babam tabi ki kimseden para falan istemedi. nöbet sırasında/sonrasında sanıyorum cüzdanı çalınmış olduğu için polisten yardım isteyip o şekilde gelmiş olabilir eve. küçüktüm açıkçası hatırlamıyorum pek. o zamanlar cep telefonu falan da yok tabi. ancak sokak ortasında nöbet geldiğinde adam yere düşmüş ve kafayı gözü olmadık yerlere çarpmış.

ilk yardım konusu ile ilgili herkesin aklının bir köşesinde bulundurmasında fayda var: www.turkepilepsi.org.tr

yapacak başka bir şeyi yoksa hayır , diğer türlüyse doktora gitmeli.

bir uzmana sorarsanız daha sağlıklı cevap alabilirsiniz.

hatıralarına mı bakıyor, kaybettiklerine mi, geçmiş zaferlerine mi bakıyor, çocukluğuna mı ? kendine derken fiziksel olarak kendini beğenmesinden mi bahsediyorsunuz ?

kendi yaşamına ve başkalarının yaşamına olumsuz bir etkisi bulunmuyorsa bunun, ya da bundan kaynaklı bir davranışın, endişe etmeye gerek yok hocam.

bununla birlikte durumda bir tuhaflık olduğu belli. normal insan davranışlarından farklı bir davranış. ama bildiğiniz gibi, her farklılık da hastalık demek değil.

neden bunun yapıldığını araştırmak ve bilmek çok faydalı olabilir.

"oha yaa, bu kadar güzel nasıl olabiliyorum" diye bakıyorsa evet.

not: doktor değilim.

(git: 337484) bu soruyla beraber bir bozukluk olabileceği kesin.

apple fan boy değilim ama gerçeği bulmanıza sevindim.

aldiktan sonra ne amacla kullanacaksiniz? yani farkinda misiniz bilmem ama o aletin performansi mac isletim sistemi ustunde gorulebilecek bir sey ve saydiginiz bazi seyleri mac isletim sistemi ustunde yapmaniza "direkt olarak" imkan yok. bunlari yapamayip husrana suruklenmeniz olasidir.

okudum, birşey değil. ehe.

şaka bir yana, ben de benzer hisler içerisindeyim. bilgisayar kullanımıma bakıyorum, herşeyi web üzerinden halleder oldum. dokumanları, sunumları bile google docs'ta oluşturup saklamaya başladım, o derece.

para bulabilirsen bence pişman olmazsın. ben de ardından geliyorum...

Macbook Air'le dediklerini yapamazsın. Oyun oynamayı unut zaten. Lion'la beraber artık eskisi kadar da hızlı değil. MBP 13" düşünebilirsin aslında. Fiyatları da MBA ile aşağı yukarı aynı.

@paranormal mbp 13"ün gpu'su da dandik. air alın işte oyun oynayamayacağınızı kabul ediyosunuz bu durumda zaten heralde. bi de mümkünse leon kurmayın. bu arada apple'dan tiskiniyorum ama alcak adama alma da diyemem

Herkesin bir apple anısı olmalı eğer kendini şımartmaksa niyetin.
Ama pişman olacağını hatırlatayım fiyat / performans aralığında.

Ben 13" MacBook Air kullaniyorum, oyun disinda benzer seyleri yapiyoruz. Diyebilirim ki performans acisindan bir sorunum olmadi hic. Ama Windows istiyorsan Mart'tan sonra Intel Ivy Bridge islemcili ve Windows 8'li bir Ultrabook alabilirsin. Benim planim bu en azindan, tabi Windows 8'i gordukten sonra kesinlesecek. Yoksa MacBook Air'i yenileyecegim.

söz konusu performans ise maliyeti bir kenara bırakmak gerek. isterse 38 çekirdekli işlemcin olsun aldığın bilgisayarın içinde windows işletim sistemi var ise baştan kaybettin demektir. ha oyun düşkünüsün orası ayrı. performans ve kullanılabilirlik açısından windows apple'ın yanına bile yaklaşamaz. apple bilgisayarını kullanıp kahveni içerken adam gibi bilgisayar kullanmanın keyfine varacaksın. vereceğin parayada değecek bunu garanti ediyorum

supplement masrafını bilemem de, vücut yapmak icin protein bilmem ne supplementi kullanan bir arkadaşımın midesi boku yedi (güzel vücut yaptı o başka). o midenin hayatina masrafi ne olur soyleyeyim, paha biçilemez.

lütfen buna dikkat edin de kullanın ne kullanacaksanız.

fiyatlari acayip degisiklik gosteriyor. supp olmadan da yediklerine ictiklerine muthis intizam gostererek benzer surelerde (ayni olmaz) vucut yaparsin buyuk ihtimalle. 2kglik protein tozlari 200 lira civarindan baslayip yukari dogru gidiyor. bir de bunlar turkiye'de biraz pahali. bazi kisiler eskiden (yasa muhabbetleri) y.disindan getirtiyordu cok daha uyguna.

ben hicbir seyin abartilmamasi gerektigine inanangillerdenim. demem o ki abartmadan sureye yayilarak bir seyler ortaya cikaranla ansizin ortaya mucizevi seyler cikarmaya calisanlar arasinda her daim fark vardir. ignedir, supp'dir dayayip sonra dami gotu dagitan tanigim 2 kisi var. simdi gorsen bu adam mi vucut gelistirme yapmis dersin. abartmayacaksin hocu.

whey proteini yada aminoasitlerin vücuda bi zarari yoktur çok fazla bile alınsa vücut bunları dışarı atar ki zaten bahsi geçen maddeler vücudun temel yapı taşıdır fakat steroid kullanırsan arkadaşların bahsettiği olayları emin ol yaşarsın. zaten çevrede çok kısa sürede iyi vücut yapan nerdeyse herkes inkar etsede steroid almıştır vücudun çökmesinin asıl sebebi budur

eger çok yeniysen ilk 1-2 ay supplement olmadan çalışsanda gelişim gösterirsin ama belli bi noktadan sonra kullanmak durumunda kalırsın ama o ilk 1-2 ay alsam işine yararmı dersen evet yarar.

fiyatlara gelirsek ben 2.5 kilosunu yaklaşık 40€ ya aldım haftada 3-4 gün antreman yaptığını varsayarsak bu sana 3.5-4 ay gider

6 ay supplementsiz yapılan bi antremanda büyük ihtimalle 3-4 aydan sonra vücudunda gelişim görmen yavaşlar tabii genetik faktörler etkiler bu durumu

son soru için :
pekala, evvela yıllık masraf diye birşey yok. hangi marka kullanırsın, hangi ürünü tercih edersin, hangi aralıklarla kullanırsın, ne miktarda kullanırsın, sana ne kadarı yeter...

lanet bir zenciyi andıran bu soruların cevabı sende. oturup muhasebeni tutturma insanlara :) iyi bir marka protein tozu, 1 kilosu 170-200 tl arası değişir. ya da ucuz bir marka karbonhidrat, 4,5 kilosu 148 tl'dir. markalar arası çok fark eder. türkiyede üretilenler bariz ucuzdur; ama çok kopmleks besin değerleri yoktur. amerikalılar ve almanlar* bu işte iyi.

dönelim ilk soruya:
ilk olarak maddi durumu ve iştahı yerinde olan birinin bu ek besinleri tüketmesi delilik. kesinlikle en yararlısı doğal beslenmektir. ille de almak istersen sadece idmandan hemen sonra protein takviyesi için içmende fayda var.

ha dersen ki ben supplementler işinde kararlıyım, derim ki mucize bekleme. fakat iyi beslenmek şartıyla bunları kullanırsan yararını göreceksin. yoksa herhangi bir anlamları yok, üzgünüm. adı üstünde ek besin.

2. soru için:
bu işe başlayanlar öyle hırslılar ki önlerini almak imkansız. bak vücut geliştirme işinin en çok ihtiyacı olan besin esasen zamandır. vücudun zamanla gelişecek. dinlenme zamanındır, uyku zamanındır... bunları geçtim kas inşası için gereken zamandır... 6 ay geyiğiyle birden yüklenirsen, olay 10 ay olacak.

supplementler önem bakımından 3. 4. sırada geliyor. evvela idman programın önemli, beslenmen önemli, disiplin tutturabilmen önemli, uyku düzenin ve miktarı önemli. vücut gelişimine en çok etki edecekler bunlar. supplementlere %10-15' en fazla %20'lik bir payı ver. buna göre hesabet.

son olarak kreatin ya da aminoasit yerine, karbonhidrat ve protein öneririm. yani hele ki yeni başlıyorsan bunlar sana yetecektir. parayı çarçur etmenin luzumu yok.

Protein tozlari zararsizdir diyen cahillerin lafina sakin aldanma. İstersen kullanmadan once ast alt degerlerine bi baktir ardindan 3 ay bu tozlardan kullanip bir de oyle baktir. Degerlerdeki tehlikeli yukselisin tek nedeni protein tozlaridir. Karacigeri eline alirsan diger organlarin aksine geri donusu olmaz. Protein tozlari hakkinda prof. Dr. Ahmet aydin in yazilarini incelemeni tavsiye ederim. Hic biri bahsettikleri gibi dogal katkisiz degildirler. Yuksek sicakliga maruz birakilarak uretilir toksik maddelerle doludur. Whey proteinin en saglikli kaynagi kefirdir. Spordan sonra ilk yarim saat 0.5 - 1 litre kefir icerseniz hem cok saglikli bi is yaparsiniz hem de vucudunuzun ihtiyaci olan proteini alirsiniz.

bu tür duyuruların altına doktora git yazmak çok gıcık bir durum biliyorum ama göz pek şakaya gelmiyor.

gerçekten de pek hoş değil bu yaptığın (: o kadar ciddi bi durum değil, ama rahatsız oluyorum işte..

yeterden az uyku ve az gözyaşı, az dinlenmeden dolayı enfeksiyon ya da göz tansiyonu riski bile olabilir.

doktora gitmek yapacağınız en iyi şey.

uyumamak zorunda mısın yoksa uyumamak hoşuna mı gidiyor?şimdi krem falan gozleri kurtarır ama ileriye donuk vucuduna kotuluk yapıyorsun.işin yoksa git uyu.

bu bi süreç aslında, yaklaşık 2 ay böyle yaşamak zorundayım. 2 ay idare etmem lazım... pamuğa çay döküp göz kapağının üstünde bekletiyolarmış, bi işe yarar mı, deneyeniniz var mı?

Çay pansumani dinlendiiyor ama çözüm değil. Dr gitsen, cidden tıbbi bir sorunun yoksa suni göz yaşattığı falan verir. Gözlerini gun iceriinde dinlendirmen gerektiğini ve uyuman gerektiğini söyler. En azından bana öyle dedi, herkese mal etmiş gibi oldum ama gözün yorulması iste. En azından saglikocagina görün sıpsak hallolur.

üzmeden ayrılmak diye bişey yok, eğer bi ilişkinin gitmeyeceğine iki taraf ortak karar vermiş olsa bile terk edilen taraf üzülür

kızdan kıza değişir... bence en iyi yol, ben seni haketmiyorum, yanında kendimi aşağılık hissediyorum, vs. gibilerinden kendini aşağılamandır(çok gururlu bi insan değilsen yapabilirsin bunu:) )

bir bahane uydurma kız ona kafayı takar düzeltmeye çalışır falan. uyuşmuyoruz de yeter. hem üzmeden ayrılmak diye birşey yok seviyosa öyle ya da böyle üzülecek ama sonra geçecek.

benden daha iyilerine layıksın
sorun sende değil bende
( şaka tabi )

en iyisi doğruyu söyle..

sorunun kımde oldugu konusuna hıc gırme ıstersen dırekt cırkeflesenlerı gordum:) sevıyorsa eger bıraz da hassas bı bunyeye sahıpse uzulur fazlasıyla ama ısın aslını anlatman en dogrusu. bahane uydurma mlky lvn haklı duzeltmeye calısır falan ıyıce cıkamazsın işin içinden.

Seinfeld Sezon 9 bölüm 14: The Strongbox.

yok bunun bir yolu, maalesef.

franz kafka +1 o bölüm on numaradır, menage a trois

aslında "gay" oldugunu söyle...

hacı üzmeden ayrılma diye bişiy olmuyo be. Terkedince daha beter koyuyor terkedilen tarafa. Aşkını daha bir harlıyor terkedilme acısı üzerine biniyor.

Şimdi onu bir hata yapmaya zorlayıp, yaptığı hatadan dolayı ayrılırsan suçlu kendisini görücek ve sürekli barışmaya vs çalışacak.
En iyisi bitti diyip uzatmamak.

Üzmeden değil de kırmadan ayrılabilirsiniz, sebeplerinizi dolandırmadan, yalansız bir şekilde anlatarak.

ben seni haketmiyorum falan sakın deme.

üzülmeden olmaz bu. kendine ve karşındakine önce dürüst sonra saygılı olmak, göstereceği aşırı tepkilere de hoşgörülü davranmak gerekir.

me gusta

şehla

(bkz: selçuk şahin)

şaşılık zaten görme eksenlerinin paralel olmaması değil mi? yani içe veya dışa farketmiyor. ancak tıpta özel bir adı var da onu soruyorsanız bilemedim.

farklı bir adı vardı sanki.

@cosmicgadin, şehla hafif şaşılık durumu. mesela pelin batu'da görüldüğü gibi; www.focushaber.com yoksa böyle bir şey değil imgace.com . mgh'nin de dediği gibi şaşı olmak için gözlerin burna doğru bakması gerekmiyor. o dediğiniz duruma da şaşı deniyor. ama belki tıpta bi ayrımı vardır.. me gusta da olur :)

(sallıyorum) ıraksak şaşılık

(bkz: serbest çağrışım)

diğeri: yakınsak şaşılık

".. gözlü" diye bir kullanım vardı ama nasıldı o ya

istasyon = load('modeller/istasyon.txt');

şeklinde değiştirsin o satırı, bakalım bi.

istasyon = load('modeller/istasyon.txt');

yaptık olmadı. değişken adını farklı mı vermek lazımdı?

istasyon.txt te yazi falan var mi yoksa sadece numaralar mi var butun dosyada?

dosyada sadece rakam var. eni boyu düzgün. eksik kalmış bir cell yok. zaten benim bilgisayarımda hiç hata vermiyor. komsuluk.m dosyası ve yazmış olduğum 5 tane fonksiyon dosyası çatır çatır çalışıyor. sorun diğer bilgisayarda. versiyon farkı falan mı diye düşündük ama sanmıyorum.

işte dosya içeriği şu şekilde.
www.5tl.net

sanirim sikinti tilda'dan (~), zira 2009 da gelmis bu yenilik:
blogs.mathworks.com

[m,n] = size(istasyon); ise yarayabilir mi acep?

oldu oldu. tilde (~) imiş problem. duanı yolladım :)

for i=1:1000;disp('teşekkür ederim');end